Legend Of Magic
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap



Legend Of Magic'e hoşgeldiniz! Sizleri aramızda görmekten çok memnunuz. Sitemiz bilindiği gibi bir rol oyunu sitesidir. Karakterinizi yaratmanızın ardından aramızda rol oyunu yapabilirsiniz. Sitemizin kurgusu ve sistemleri tarafımızca hazırlanmıştır. Her türlü sorununuzda bize ulaşmanız ve eğlenceli dakikalar geçirmeniz dileği ile.

LoM Yönetimi Sihirli Günler Diler.



















Woodcomb Gf1k Woodcomb Puff1a Woodcomb Claw1-1 Woodcomb Sly1-1

00 | 00 | 00 | 00





 

 Woodcomb

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
William Theodore Woodcomb
Büyüceşura Hakimi
Büyüceşura Hakimi
William Theodore Woodcomb


Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 29/11/10
Yaş : 29
Taraf : Aydınlık
Soy : Melez

Woodcomb Empty
MesajKonu: Woodcomb   Woodcomb EmptyPtsi Kas. 29, 2010 12:19 am

Çalışma masamdan kalkıp uykusuzluktan yanan gözlerimin acısını bir nebze olsun dindirebilmek için yüzümü yıkamaya giderek suyun ferahlatıcı serinliği ve tabii ki vücudumun suyla olan yakınlığı sayesinde gözlerimdeki yanma ve bulutlanmayı yok etmeye çalıştım. Az da olsa işe yaradı doğrusu. Tenimin suya değdiği anda hissettiğim ferahlık tahmin edilemez ve paha biçilemezdi. Su beni tazelemiş, âdeta yenilemişti. Yorgun beynimin dinlendiğini, vücudumdaki hücrelerin yenilendiğini hissedebiliyordum. Karada yaşamak beni birçok yönden zayıflatıyordu. İşimin doğası gereği suya çok sık dönemiyordum. Yaşadığım nymph şehri, muhteşem manzaraları olan bir gölün derinliklerindeydi. Etrafı yüksek dağlarla çevrilmiş, yeşil ağaçların göğe kadar uzandığı, yemyeşil bir vadinin içerisinde bulunan bir göl. Güvenli, bulunamaz…

Ne var ki son dönemlerde etrafta birkaç nymphin ölü bulunması sebebi ile karada kurduğumuz gizli nöbet evlerinde sırayla nöbet tutmaya başlamıştık. Bu işe başladığımızdan beri ölümlerin azaldığını pek söyleyemem. Belirli aralıklarla ormanın derinliklerinde devriye gezerken, yaptığım işin ne kadar tehlikeli olduğunu düşünmeden edemiyordum. Ayda bir kere nymph casuslarının topladığı bilgiler bu güvenli evlerde toplanır, raporlar hazırlanır ve gölün derinliklerine, eve inip diğer nymphler ile bu bilgiyi paylaşırdık. Bu gece göle inecektim. Gölün beni her zamankinden daha çok çağırdığını hissedebiliyordum.

Dolunayın yansımasını, üzerinde bir resim gibi taşıyan bu göl, güneş battığından beri huzursuzca dalgalanıyordu. Tanrıçamız Crystalline’nin bize gönderdiği bir mesaj olabilirdi bu. Etrafta ne bir fırtına bulutu ne de bir rüzgâr görülüyordu. Suyun kendiliğinden dalgalanması bana garip gelmiyor değildi. Buna kafa yormayıp işime döndüğüm için sonraları çok pişman olacağımı o dakikalarda bilmiyordum elbet. Yine de kafamda soru işareti oluşturmuştu, fakat işimi gece yarısından önce yetiştirmem gerektiği için ister istemez beynim bu bilgiyi bilinçaltıma hapsetmişti.

İşime kaldığım yerden devam etmek amacıyla çalışma odama döndüğümde ani esinti beni ürpertti. Sezgilerimin tehlikede olduğunu haber verme şekli olan ensemdeki tüylerin diken diken olmasıyla her daim kemerimde taşıdığım hançeri çekip, duvara yaslanmam ve savunma pozisyonu almam bir oldu. Genellikle fazla büyü kullanmam. Zamanımı büyü öğrenmek yerine savaş becerilerimi geliştirmeye harcamıştım. Tabii bu büyü yapamadığım anlamına gelmiyordu. Yapabiliyordum, sadece kullanmayı tercih etmiyordum. O yüzden şu anda büyü yaparak kendimi korumak yerine savaşmayı seçmiştim. Ah, bir de kiminle savaşmam gerekeceğini görebilseydim…

Elimde hançeri sıkı sıkı tutup olası bir saldırıyı karşılamaya hazır biçimde duvarın önünden çekildim. Amacım silahların bulunduğu dolaptan kendime daha işe yarar bir silah almaktı, tabii bunu yaparken ölmemeliydim. Elimde hançer, dikkat kesilmiş etrafı gözlerken böyle devam edersem öleceğimi fark ettim. Nadiren de olsa büyü yaparım. Ve bu, nadir anlardan birisiydi. Savunma pozisyonumu bozmamaya dikkat ederek mırıldandım “ Sezme. “ büyünün işleyişini hissedebiliyordum fakat garip olan bir şey vardı -ki bunu gerçekten çok garip bulmuştum- kimse yoktu, ne bir kara büyü, ne bir tuzak ne de bir canlı… Yanlış bir şeyler oluyordu, evde birileri vardı buna emindim, gel gör ki büyüler yalan söylemezdi. Hata yapmış olma ihtimalime karşılık hançerimi bırakmadan önce bir kez daha aynı büyüyü uyguladım. Sonuç aynıydı, kimse yoktu. Hançeri yeniden kemerime sokup masamın yanına gittiğimde ise olağandışı bir şey görememiştim. Masamdaki raporları toparlayıp bir çantaya yerleştirdim. Suyun üzerimdeki etkisinin güçlendiğini hissedebiliyordum, zaman gelmişti. Eve dönüyordum. Hemen evden çıkıp göle doğru seri adımlarla yürümeye başladım. Elimde bir kılıç, aklımda birkaç saldırı büyüsü vardı, etrafı kolaçan ederek ilerliyordum.

Gölün kıyısına vardığımda suyun çekimi beni baştan çıkartıyor, sanki yıllardır görüşemeyen iki sevgilinin yıllardan sonra ilk defa birleşmesi gibi bir haz veriyordu. Ayaklarım suya değdiğinde hissettiğim duygu mutluluğun da ötesindeydi. Vücudum ihtiyacı olanı almıştı, başka hiçbir şeye ihtiyacı yoktu. Tenimdeki ürperti müthiş bir haz veriyordu bana. Suyun alışıldık kokusu burun deliklerimi doldururken kendimden geçmiş, kollarımı iki yana açıp Tanrıçamız Crystalline’nin elementinin bütün vücudumu sarmasını sağlayacak şekilde suya bırakmıştım kendimi. Deniz mavisi göz bebeklerim suyun içine hemen uyum sağlamış, görüşümü netleştirmişti. Eve dönmenin verdiği mutlulukla dolan beynim başka bir şey algılamıyordu sanki. Suyun içerisinde kâh yüzerek kâh yürüyerek nymph şehrinin girişine varmam pek vaktimi almadı. Toplantının yapılacağı binaya doğru yürürken karadaki oksijen ile kirlenen ciğerlerimi, suyun içerisindeki saf, kirlenmemiş oksijenle temizliyordum. Ciğerlerim bayram ediyordu. Kısa sayılabilecek bir mesafeyi aştıktan sonra toplantının yapılacağı salona varmıştım.

Bir saat sonra, toplantı çıkışı

Toplantı bitmiş, kararlar verilmişti. Nöbet değişimi bu akşam gerçekleşecekti. Eşyalarımı toplamak için karaya dönerken düşüncelere dalmıştım, bir şey bana bu gece hissettiğim tedirginliği unutturmuştu. Sebebini bilmediğim garip bir şeydi bu. Belki eve döneceğimi bilmenin verdiği mutluluk yüzündendi. Yine de çok tuhaf bir gece geçirdiğimi inkâr edemeyeceğim. Eve vardığımda hislerim harekete geçmiş, kemerimdeki hançeri yine çekmiştim. Aklıma gelen saldırı büyülerine sıkı sıkıya tutunmuş, ilk fırsatta suya ulaşmayı kafama koymuştum. Evin kırılmış tahta kapısından içeriye girdiğimde nefesimin kesilmesine engel olamamıştım. Benden önceki nöbetçi nymphlerin biriktirdiği bütün dosyalar, bütün çalışmalar, eşyalar… Her yer darmadağındı. Masmavi göz bebeklerim öfkeyle kısılmış, her an saldırıyı savuşturmaya hazır biçimde sessiz adımlarla ilerliyordum. Düşmanımın türünü bilmediğimden kendimi korumam gerektiğine karar verip kokumu gizledim “ erë Hiq. “ Belki gerekmedikçe büyü yapmamamın sebebi, büyü yaptığımda vücudumda oluşan bu his olabilirdi. Beni rahatsız ediyor, enerjimi azaltıyordu. “ Sakın dikkatinin dağılmasına izin verme. Konsantre ol. “ kendi kendimi telkin etmeye çalışırcasına fısıldıyordum yavaşça. Çalışma odama girdiğimde kapının arkasına bakmadığıma ne çok pişman olacaktım, ama kapının arkasına bakmayı akıl edememiştim işte.

Kapının arkasına bakmadan içeriye daldığımda, çalışma masamın darmadağın görüntüsü bütün tedbirlerimi bırakmama neden olmuştu. İçeriye adım atıp masaya ilerlerken altıncı hissim beni uyarmıştı uyarmasına ama kendimi savunamayacağım kadar geç kalmıştım. Ensemde hissettiğim sert cisimle beraber dünyam karanlığa gömüldü…

Ciğerlerime dolan kirli hava ve yanık kokusu olabilirdi beni uyandıran, ya da Tanrıçam. Bilmiyordum fakat her iki sebepten bir tanesi uyandırmıştı beni. Kafama vuran her kimse sanırım gitmişti. Gitmişti gitmesine ama evi ateşe vermiş, beni ise bağlamıştı. Yangın gittikçe büyümüş, ahşap evi sarmıştı. Zehirli duman beni boğuyor, ciğerlerimi parçalarcasına dağlıyordu. Kısa ve seri nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye, beni bu durumdan kurtarmaya yarayacak bir çözüm düşünmeye başladım. Cevap, suya batırılan plastik bir topun aniden sudan çıkması gibi belirmişti zihnimde. Alabildiğim kadar derin bir nefes alıp ateşe bakarak tüm gücümle “ Shuarjen! “ diye haykırdım. Alevler yavaş yavaş karanlığa gömülürken beynim nefes almamı engelliyordu. Daha fazla zehirlenmemi engellemek istercesine durdurmuştu solunumumu, fakat bu ölümüme yol açmak üzereydi. Ellerimi bağlayan sarmaşıklardan kurtulmak için kendimi son kez tehlikeye atmaya karar verip son büyümü de yapmıştım “ Ftohës “ elime bağlı sarmaşıklar buz tuttuğuna ellerim de donmak üzereydi. Bin bir güçlükle elimi kaldırıp yere vurdum ve donan sarmaşıkları paramparça ettim. Donan ellerimi, hâlâ alevlerin sıcaklığını taşıyan zemine bastırdığımda az da olsa ısınmışlardı fakat kullanmakta zorluk çekiyordum. Evden çıkıp saatlerce sürünerek göl kıyısına ulaşmak beni tamamen halsiz bırakmıştı. Gölün kıyısına vardığımda ise avucuma biraz su alıp bu defa yapacağım büyünün gerçekten bu geceki son büyüm olmasını tüm kalbimle dileyerek avucumdaki suya üfledim “ Uji- “ daha büyüyü tamamlayamadan suyun titreştiğini ve güçlü ellerin beni sardığını hissettim. Beni kendilerine çevirdiklerinde bembeyaz suratlarındaki masmavi gözleri endişe ile dolu nymphleri gördüm. Kendimi kaybedip dünyam bir gecede ikinci defa karanlığa gömülmeden önce duyduğum son şey “ Korkma, artık güvendesin… “ olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruidoso de'Maréa
Müdür Yardımcısı & SYB Profesörü
Müdür Yardımcısı & SYB Profesörü
Ruidoso de'Maréa


Mesaj Sayısı : 153
Kayıt tarihi : 13/11/10

Woodcomb Empty
MesajKonu: Geri: Woodcomb   Woodcomb EmptyPtsi Kas. 29, 2010 8:37 am

Seviyeniz Efsane

İyi Eğlenceler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Woodcomb
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Woodcomb

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Legend Of Magic :: Başlangıç :: Rol Oyunu :: 
Seviye Alımı
-
Buraya geçin: